YATIRIMCI İLİŞKİLERİ

>>

Kurumsal Yönetim

>>Risk Yönetimi

Zira üstü açık fabrika olarak anılan tarım ve hayvancılık sektörü canlı materyaller üretmektedir. Bu canlı materyallerin nihai olarak kullanılabilecek düzeye gelmeleri içinse belli bir biyolojik sürenin geçmesi gerekmektedir. Söz konusu biyolojik süre içerisinde canlıların herhangi bir olumsuzluk sonucu yaşayacakları sağlık sorunları, üretim değerlerinin büyük oranda değer kaybetmesine yol açmaktadır. Bu nedenle tarım ve hayvancılık sektörü diğer sektörlere kıyasla son derece yüksek risk ihtiva eden bir sektördür ve bu riskler tarımsal faaliyetlerin tarihi boyunca varlığını sürdürmüş olan doğal risklerdir. EGC Tarım Girişim risk yönetimi faaliyetleri, riskin erken saptanması komitesine bağlı olarak yürütülmekte olup, operasyonel ve finansal risk yönetimi olmak üzere iki temel başlıkta ele alınmaktadır.

OPERASYONEL RİSKLER

Tarım ve hayvancılık sektörünün ulusal ekonominin seyrini belirleyen dinamiklerden belirgin bir biçimde ayrılan kendi dinamikleri ve kendine özgü bir konjonktürü vardır. Bu durum sektöre neredeyse başka hiçbir alanda görülemeyecek bir özellik kazandırmaktadır. Bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda EGC Tarım Girişim olarak karşılaştığımız operasyonel riskleri şu şekilde özetleyebiliriz.

Satış riskleri

Mevcut sağmal inek kapasitesi ve faaliyetin bulunduğu lokasyondaki süt işleme tesisleriyle ile çalışması şirketin satış politikası gereği olup tek müşteriye bağımlılık açısından risk oluşturmakla birlikte, civardaki diğer ulusal çapta süt ve süt ürünleri üreticilerinin tesislerinin varlığı da göz önüne alındığında farklı üreticilere satış yapılması konusunda sözleşmesel veya operasyonel olarak herhangi bir problem bulunmamaktadır.

Satış riskleri nedeniyle, Türkiye’deki bazı süt sığırcılığı işletmeleri işleme tesisleri yaparak, kendi ürettikleri sütleri işlemektedir böylece ya bölgesel bir marka olma ya da büyük üreticilere fason üretim yapma yolunu da ilerlemektedirler. Sektörde müşteriyle yapılan sözleşmeler yıllık olarak yenilenmekte olup çiftlikte ortaya çıkabilecek hayvan sağlığı veya ticari şartlarda anlaşamama gibi riskler nedeniyle sözleşmeleri yenileme riski barındırmaktadır.

Süt satışlarının yanı sıra diğer bir satış materyali ise canlı hayvan satışlarıdır. Süte kıyasla canlı hayvan satışında daha az risk taşıması sebebiyle, satış sorunu ya da müşteri bazlı sorunların daha az yaşanmaktadır. Süt satışlarında olduğu gibi canlı hayvan satışlarında da reel ekonomide ve finans piyasalarında yaşanabilecek öngörülemeyen gelişmeler satışlar üzerinde etki gösterebilmektedir.

Satış kanalları çeşitlendirilinceye kadar müşteri portföyünün sınırlı kalması ve buna bağlı olarak müşterinin ödeme güçlüğü çekmesi sonucunda bazı tahsilatların yapılamaması şirket faaliyetlerini etkileyebilir.

Hayvan sağlığı

Şirketin faaliyet konusu ile ilgili en temel risk hayvan sağlığı ile ilgili risklerdir. Türkiye’de gerek besi gerekse de süt sığırcılığında gerçek anlamda endüstriyel üretici sayısı ve işletme başına ortalama hayvan sayısı çok düşük olduğundan hayvan sağlığının korunması konusunda gerekli önlemlerin tam ve eksiksiz olarak alınması mümkün olmamaktadır.

Şap, brusella ve verem gibi yaygın hayvan hastalıkları sığır yetiştiriciliğinde önemli bir risk oluşturmaktadır. Bu hastalıklarla birlikte genel hayvan hastalıkları ve kazalar hayvan sürüsünün gelişimini etkileyebilir ve bu durum süt üretiminin önemli ölçüde düşmesine neden olacağı gibi mali yapının da bozulmasına neden olabilmektedir.

Hastalıklara karşı aşılamalar, dezenfeksiyon uygulamaları, işletmeye dışarıdan hayvan girişine izin verilmemesi, hayvan alımı yapılacaksa gerekli sağlık analizlerinden sonra kabul işlemlerinin yapılması ve hasta hayvanların tedavilerinde mümkün olduğu kadar süte geçmeyen ilaçların kullanılması gibi önlemler alınmaktadır.

Şirket’in sağmal hayvanlarında ortaya çıkabilecek hastalıklar, hasta hayvanlardan elde edilen sütün bertaraf edilmesi nedeniyle, süt üretiminde dolayısıyla şirketin gelirlerinde olumsuz etkiye sebep olabilir.

Ürün fiyatlarındaki değişmeler

Şirket, ulusal süt firmalarıyla yıllık sözleşmelerle satış yapmakla birlikte, süt fiyatlarındaki ani düşüşler, takip eden senedeki sözleşmelerde geçerli olacak süt satış fiyatını olumsuz etkileyebileceği için şirketin geliri üzerinde olumsuz etki yaratabilir.

Süt fiyatlarındaki düşüşler kamu destekleriyle dengelenmekteyken, kamu desteklerinin süreklilik göstermemesi veya destek miktarının azaltılması durumunda fiyat düşüşleri veya destek miktarının azaltılması gelir kaybına neden olabilmektedir.

Tarım Politkaları

Tarım politikalarının şirketin mali yapısı üzerinde önemli etkileri olabilir. Sektöre verilen destek ve sübvansiyonların kesilmesi durumunda şirketin mali yapısında bozulma yaşanabilir. Tarım politikaları kapsamında hayvancılık sektörüne, devlet destekleri olarak yıl içerisinde hayvan başına prim ödemesi yapılmaktadır. Devletin hayvancılık sektörünü teşvik kapsamında yapılan bu primler tamamen karşılıksız olarak hibe şeklinde yapılmaktadır.

Yem Faktörleri

Yem fiyatlarındaki ani yükselişler şirketin maliyet kalemlerinde önemli yükselişlere neden olmaktadır. Yem fiyatlarında yaşanabilecek ani bir yükseliş kârlılığını olumsuz yönde etkileyebilir.

Türkiye’de son üç yıldır yem fiyatlarındaki önemli artışlar, maliyetleri de büyük ölçüde etkilemiştir. Mevcut durumda şirketin yem üretim faaliyeti bulunmamakta olup, yem ihtiyacını önemli ölçüde ön ödemeli sözleşmeli ekim yoluyla ve tedarikçi vasıtasıyla karşılamaktadır.

Çevresel Faktörler

Şirket doğal kaynaklara dayalı üretim yaptığı için aşırı soğuk aşırı sıcak, deprem, sel gibi doğal afetler verimlilik ve üretim kapasitesi üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bunun yanı sıra çiftlikteki hayvanlardan elde edilen gübrelerin atıklarının herhangi bir sebeple çevreye zarar vermesi ihtimali de şirket açısından çevre mevzuatına aykırılıklar oluşturabilir.

FİNANSAL RİSKLER

Şirket, faaliyetlerinden dolayı, borç ve sermaye piyasası fiyatlarındaki, döviz kurları ile faiz oranlarındaki değişimlerin etkileri dâhil çeşitli finansal risklere maruz kalmaktadır. Şirketin toptan risk yönetim programı, mali piyasaların öngörülemezliğine odaklanmakta olup, şirketin mali performansı üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerin en aza indirgenmesini amaçlamıştır. Şirketin maruz kaldığı riskler ve bunları yönetmek üzere kullandığı yöntemler aşağıdaki gibidir:

Kredi riski 

Kredi riski, ticari ilişki içinde olan taraflardan birinin bir finansal araca ilişkin olarak yükümlülüğünü yerine getirememesi sonucu diğer tarafın finansal açıdan zarara uğraması riskidir. 31 Aralık itibarıyla Şirket’in en önemli kredi riski; bankada tutulan mevduatlar ve diğer alacaklarından doğmaktadır. Şirket’in banka mevduatlarının tamamı Türk bankalarında tutulmakta olup söz konusu mevduatlar yüksek kredi riskine sahip olarak kabul edilmektedir.

Likidite riski

Likidite riski, Şirket’in net fonlama yükümlülüklerini yerine getirmeme ihtimalidir. Piyasalarda meydana gelen bozulmalar veya kredi puanının düşürülmesi gibi fon kaynaklarının azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi, likidite riskinin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Şirket yönetimi, fon kaynaklarını dağıtarak mevcut ve muhtemel yükümlülüklerini yerine getirmek için yeterli tutarda nakit ve benzeri kaynağı bulundurmak suretiyle likidite riskini yönetmektedir. Şirketin türev finansal varlığı ve yükümlülüğü yoktur.

Piyasa riski 

1. Kur riski

Yabancı para varlıklar, yükümlülükler ve bilanço dışı yükümlülüklere sahip olma durumunda ortaya çıkan kur hareketlerinden kaynaklanacak etkilere kur riski denir. Şirket 31 Aralık 2015 itibarıyla önemli tutarda döviz bulundurmadığından kur riskine maruz kalmamıştır.

2. Faiz oranı riski

Piyasa faiz oranlarındaki değişmelerin finansal araçların fiyatlarında dalgalanmalara yol açması, şirketin faiz oranı riskiyle başa çıkma gerekliliğini doğurur. Bu risk, faiz değişimlerinden etkilenen varlıkları aynı tipte yükümlülüklerle karşılamak suretiyle yönetilmektedir.